Göz Anjiyosu (FFA, Fundus Floresein Anjiografisi), tıp literatüründe Fundus Floresein Anjiografisi (FFA) olarak bilinen, göz dibi damarsal yapılarının değerlendirilmesinde kullanılan önemli bir tanı yöntemidir. Teknik, 1961 yılında Indiana Üniversitesi tıp öğrencileri olan H.R. Novotny ve D.L. Alvis tarafından retinal hastalıkların değerlendirilmesi amacıyla tanımlanmıştır. FFA, damar içine floresein adı verilen bir boya maddesinin enjekte edilmesini takiben, bu boyanın retina damarlarından geçişinin özel filtreler kullanılarak görüntülenmesi esasına dayanır. Yöntem sayesinde retinal dolaşım dinamik olarak değerlendirilebilmekte, damar tıkanıklıkları, sızıntılar, anormal damarlanmalar ve diyabetik retinopati, yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi birçok göz hastalığında tanısal bilgiler elde edilebilmektedir. Günümüzde dijital teknolojilerin gelişimiyle birlikte daha hassas ve kapsamlı analizler yapılabilmektedir.
Fundus ortası boş olan organların giriş noktasından en uzak kısma dip denir. Göz açısından bakıldığında, göz organının en derin kısmında bulunan optik sinir, retina ve retina damarları gibi yapılar bu dip kısmına ait olarak adlandırılır. Göz Anjiyosu ya da Fundus Floresein Anjiografi (FFA) yöntemi, çoğunlukla göz dibindeki hastalıkların teşhisinde kullanıldığı için son derece önemli bir tanı aracıdır.
Fundus Floresein Anjiografi (FFA), özellikle retinal hastalıkların teşhisinde kullanılan etkili bir görüntüleme tekniğidir. Hastanın koluna floresein adı verilen sarı bir boya enjekte edilir ve özel bir kamera ile göz dibi fotoğraflanır. Boya kan dolaşımı ile göz damarlarına ulaştığında, bu damarların yapısı ve fonksiyonu hakkında değerli bilgiler sağlar. FFA, diyabetik retinopati, yaşa bağlı makula dejenerasyonu, retinal tıkanıklığı, retina yırtılması ve vitreus gibi hastalıkların teşhisinde hekimlere yardımcı olur. İşlem sırasında göz dibi damarlarından sızıntı, tıkanıklık veya anormal damar oluşumları gibi patolojik değişiklikler tespit edilebilir. Bu tanı yöntemi, minimal invaziv olmasına rağmen bazı hastalarda alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Uygulama öncesinde hastanın alerji öyküsü dikkatle değerlendirilmelidir.
Fundus Floresein Anjiyografi, özellikle retina damar tıkanıklığı gibi durumların teşhisinde büyük öneme sahiptir. Retinopati ve Mikroanevrizmalar gibi anormal retina kılcal damarlarıyla ilgili sorunların belirlenmesi için de kullanılır. Retinitis Pigmentosa gibi genetik göz hastalıklarının ilerlemesini izlemek amacıyla da faydalıdır. Doktorlar, hastaların tedavi süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetebilirler. Papilödem yani optik disk ödemi, Hipertansif retinopati, Kanser ve Diyabetik Retinopati gibi göz sağlığını tehdit eden durumların tespiti için de kullanılmaktadır. Makula dejenerasyonu ve Retina Dekolmanı gibi komplikasyonların erken dönemde fark edilmesi, tedavi şansını artırmaktadır. Kan Dolaşım Sorunları, iltihap veya tümörlerin göz üzerindeki etkilerini incelemek için de bu yöntem oldukça etkilidir.
Göz Anjiyosu (FFA, Fundus Floresein Anjiografi) işlemi, kişinin sağlık durumunu analiz etmek için önemli bir tekniktir. Bu süreçte hastaneye yatış yapılmasına gerek yoktur ve damar yolu açma işlemleri uygulanmaz. İlk olarak, FFA görüntülemesi için kol üzerinden bir damar yolu açılır. Hastanın göz dibi için doğru görüntülerin alınabilmesi adına gereklidir. Damar yoluyla floresein adlı bir madde verildikten sonra hasta otururken işlem başlar. Özel madde, gözün arka kısmındaki damarları ve yapıları daha net bir şekilde görmek için kullanılır. Hastanın gözbebeği genişletilmeden önce özel filtreli aletlerle göz dibi görüntüleri çekilir. Fundus Floresein Anjiografi işlemi kısa bir süre alır ve hastalar bu süre zarfında herhangi bir rahatsızlık hissetmezler. İşlem bittikten sonra hastalar derhal günlük aktivitelerine dönebilirler.
Göz Anjiyosu (Fundus Floresein Anjiografi, FFA) uygulaması, tTıbbi müdahaleler arasında değerlendirildiğinde, düşük riskli bir prosedür olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak, bu yöntemle ilgili bazı yan etkiler bildirilmiştir. Araştırmalara göre, yan etki oranları genel olarak %0,083'tür. Bu oranlar sınıflandırıldığında, hafif (%1,24), orta (%0,2) ve ağır (%0,04) olarak tanımlanmıştır. FFA uygulaması sırasında en yaygın olarak karşılaşılan yan etkiler arasında bulantı, kötü tat, karın rahatsızlığı ve hapşırma gibi belirtiler bulunmaktadır. Bu durumlar geçici olup, hastaların çoğunluğunda önemli bir sorun teşkil etmemektedir. Uygulama sonrasında ortaya çıkan mide bulantısı da sıkça görülen bir yan etkidir ve genellikle kısa süreli olmaktadır. Floresein maddesi, vücutta kısa bir süre bulunduktan sonra böbrekler aracılığıyla dışarı atılmaktadır. Vücudun normal işleyişi içinde gerçekleşir ve hastaların genel sağlık durumu üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Göz Anjiyosu uygulaması bazı potansiyel yan etkiler içerse de sağlık uzmanları tarafından dikkatlice değerlendirildiğinde güvenilir bir seçenektir.