Gözler, vücudumuzda kapladığı alan oldukça küçük olmasına rağmen yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen en kritik organlardan biridir. Beş duyu organımızdan biri olan görme duyusu sayesinde çevremizi algılar, öğrenir ve günlük hayatımızı sağlıklı şekilde sürdürebiliriz. Yapılan araştırmalar, beynimize ulaşan bilgilerin büyük bir bölümünün görme yoluyla elde edildiğini ortaya koymaktadır. Bu da göz sağlığının yalnızca görme ile sınırlı olmadığını, genel sağlıkla güçlü bir bağa sahip olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle göz kontrolleri her yaş grubunda ihmal edilmemelidir. Özellikle bebeklik döneminde erken teşhis büyük önem taşır. Uzmanlar, bebeklerde ilk göz muayenesinin 2. ayda yapılmasını, ardından 6. ve 12. aylarda kontrollerin tekrarlanmasını önermektedir. Herhangi bir sorun tespit edilmese bile, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde düzenli olarak yılda en az bir kez göz muayenesinin yapılması, olası göz hastalıklarının erken fark edilmesi açısından kritik bir adımdır. Düzenli göz kontrolleri, yalnızca mevcut problemleri tespit etmekle kalmaz; ileride oluşabilecek görme kayıplarının da önüne geçilmesine yardımcı olur.
Göz hastalıkları bölümü; görme sağlığının korunması, teşhisi ve tedavisi amacıyla geniş bir uzmanlık alanını kapsayan tıbbi birimdir. Bu bölümde kırma kusurlarının düzeltilmesinden ileri cerrahi uygulamalara kadar pek çok işlem yürütülür. Refraktif cerrahi, katarakt tedavileri, glokom (göz tansiyonu), kornea hastalıkları, retina ve vitreus hastalıkları, şaşılık, nöro-oftalmoloji, oküloplastik cerrahi ve kontakt lens uygulamaları göz hastalıklarının temel çalışma alanları arasında yer alır.
Göz muayenelerinde, tanı doğruluğunu artırmak amacıyla ileri teknolojiye sahip cihazlar kullanılmaktadır. Otorefraksiyon ölçümleri, göz içi basıncı değerlendirmeleri, ön ve arka segment incelemeleri; bilgisayarlı sistemler ve manuel muayene yöntemleriyle detaylı şekilde yapılır. Elde edilen tüm veriler dijital ortamda kayıt altına alınarak hastanın takip süreci güvenli biçimde sürdürülür.
Göz hastalıkları, görme kalitesini etkileyen basit kırma kusurlarından ileri cerrahi gerektiren ciddi rahatsızlıklara kadar oldukça geniş bir yelpazeyi kapsar. Erken tanı ve doğru tedaviyle pek çok göz problemi kontrol altına alınabilir ve kalıcı görme kayıplarının önüne geçilebilir.
Gözün ışığı doğru şekilde odaklayamaması sonucu ortaya çıkan kırma kusurları genellikle gözlük, kontakt lens ya da cerrahi yöntemlerle düzeltilir. En sık görülen kırma kusurları şunlardır:
Miyopi: Uzak nesnelerin net görülememesiyle karakterizedir. Genellikle eksi numaralı camlarla düzeltilir ve lazer tedavilerine en uygun görme bozukluklarından biridir.
Hipermetropi: Yakın mesafede zorlanma ile başlar, ilerleyen yaşlarda hem yakın hem uzak görme sorunlarına yol açabilir. Artı numaralı camlar kullanılır.
Astigmatizma: Görüntünün bir eksende daha bulanık algılanmasına neden olur. Silindirik camlarla ya da uygun hastalarda lazer cerrahisiyle düzeltilebilir.
Presbiyopi: 40 yaş sonrası ortaya çıkan, yakına odaklanma yeteneğinin azalmasıdır. Okuma gözlüğü ya da akıllı lens uygulamalarıyla giderilebilir.
Excimer lazer teknolojisi, korneanın mikron seviyesinde yeniden şekillendirilmesine olanak tanır. Bu sayede miyopi, astigmatizma ve uygun hipermetrop vakalarında son derece hassas ve kontrollü sonuçlar elde edilir. Lazer ışını yalnızca hedeflenen dokuya etki eder ve gözün diğer yapılarına zarar vermez. Günümüzde milyonlarca kişide güvenle uygulanmış, etkinliği kanıtlanmış bir yöntemdir.
LASIK, lazer tedavileri arasında en sık tercih edilen yöntemlerden biridir. Korneada ince bir kapak oluşturularak yapılan işlem sayesinde iyileşme süreci oldukça hızlıdır. Ağrı minimaldir ve hastalar genellikle ertesi gün günlük yaşamlarına dönebilir. Uygun göz yapısına sahip kişilerde geniş numara aralığında başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Refraktif cerrahi, gözlük ya da lens kullanımına alternatif olarak uygulanan cerrahi işlemlerin genel adıdır. Bu işlemler; kornea ya da göz içi lensine yönelik yöntemler olarak iki ana grupta değerlendirilir. Lazerle yapılan kornea işlemlerinde amaç, gözün kırıcılığını yeniden şekillendirerek net görmeyi sağlamaktır. Günümüzde PRK, LASIK, LASEK, SMILE gibi farklı teknikler, hastanın göz yapısına göre planlanmaktadır.
Katarakt, göz içindeki doğal merceğin saydamlığını kaybetmesiyle oluşur ve en sık ileri yaşlarda görülür. Günümüzde katarakt ameliyatları, fakoemülsifikasyon yöntemiyle dikişsiz olarak yapılmaktadır. Ameliyat sırasında yerleştirilen akıllı mercekler sayesinde hastalar hem uzak hem de yakın gözlük ihtiyacından büyük ölçüde kurtulabilmektedir. Astigmatizması olan kişiler için özel torik lens seçenekleri de mevcuttur.
Göz kapaklarında görülen enfeksiyonlar, şekil bozuklukları ve fonksiyonel problemler hem estetik hem de görme açısından sorun yaratabilir. Arpacık, şalazyon, kapak düşüklüğü, kapak içe/dışa dönmeleri ve kapak tümörleri; ilaç tedavisi veya cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.
Çocuklarda erken dönemde yapılan göz muayeneleri, ileride oluşabilecek kalıcı görme sorunlarının önlenmesi açısından büyük önem taşır. Doğumsal katarakt, göz tembelliği, şaşılık, kırma kusurları ve gözyaşı kanalı tıkanıklıkları çocukluk çağında sık karşılaşılan göz problemlerindendir. Okul öncesi dönemde düzenli göz kontrolleri mutlaka yapılmalıdır.
Retina, görmenin en kritik tabakalarından biridir ve burada oluşan hastalıklar ciddi görme kayıplarına yol açabilir.
Diyabet, retina damarlarını etkileyerek zamanla kalıcı görme kaybına neden olabilir. Erken dönemde fark edilmezse körlüğe kadar ilerleyebilen bu hastalık, düzenli göz dibi muayeneleriyle kontrol altına alınabilir.
Merkezi görmeden sorumlu makula bölgesinin yaşla birlikte bozulması sonucu ortaya çıkar. Kuru ve yaş tip olmak üzere iki formu bulunur. Özellikle yaş tipte ani ve ciddi görme kaybı gelişebilir.
Retina yırtıkları, retina dekolmanı, makula deliği ve epiretinal membran gibi durumlarda lazer tedavileri ya da ileri vitrektomi ameliyatları uygulanabilir.
Erken doğan ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde görülen bu hastalık, retina damar gelişiminin tamamlanmaması sonucu ortaya çıkar. Zamanında takip ve tedavi edilmezse ciddi görme kayıplarına neden olabilir. Bu nedenle risk altındaki bebeklerin düzenli retina muayeneleri yapılmalıdır.